Eğitim Ile Diyabetik Ayak Yaraları Ne Ölçüde Azaltılabilir?

Ayak yaraları konusunda eğitim eksikliğinin her gün karşıma çıkmasından çok rahatsız oluyorum. Gelişmiş ülkeler, diyabetlilerin baş belası diyebileceğimiz ayak yaralarından kurtulmanın yollarını aramışlardır. Her alanda olduğu gibi bunu da eğitimde bulmuşlardır. Ben bunu yıllardır tekrarladığım bir sözle ifade etmeye çalışacağım. Tıbbi konular arasında eğitimi doğru uygulamanın, bir hastanın kaderini veya hastalığın seyrini değiştirmede gösterdiği etki, diyabetik ayağın dışında hiçbir hastalıkta bu kadar büyük oranda olamaz. Yani kanser olması muhtemel insanlar ve hepimiz neyi yesek, neyi içsek örneğin, sigaradan yüksek oranda akciğer kanseri karşımıza çıkabilir. Mide kanseri, bağırsak kanseri için şunu ye, bu tedbiri al gibi şeyler bir yerde kaderdir. Şeker hastasına gelince, uyuşuk bir ayak sizi gece gündüz bekleyen bir algılama sistemi ortadan kakmış. Sensör sistemi deyip geçmemek gerekir. Tanrı bizi santimetrekarede üç bin tane sensör yaratmıştır. Bir arabanın arkasına üç tane koyarsanız, üç beş bin avro birden fark yapar. Santimetrekaremizde üç bin tane sensör vardır. Parasız olduğu için bunların böyle kıymeti bilinmiyor. Algılama yoksa ayağımızın yandığını, yaralandığını, ayakkabı vuruğunu, ayakkabının içerisinde bir şey kaldığını veya ayakkabıyı delip geçen bir çivinin günlerce ayakkabının içinde olduğu halde yaraladığını ağrı yoluyla algılayamıyoruz. Haberimiz olmuyor. En büyük eksiklik budur.

Eğitimde bu yaraların nasıl başlayacağını, hangi ihtimallerin olabileceğini, ayakkabı giyinirken ayakkabı kontrollerinin, ayakkabı seçiminin, çorap seçiminin ne olacağından başlayıp, erken belirtilerin erken lezyonların tanımına kadar bir sürü şeyi gösterirsin ve hastaların evine kadar ayak bakım uzmanları giderek o lezyonları tanımlar. Birçoğunu evinde çözüme kavuşturur. Olmadı doktora gelir ve onlar ortadan kaldırılır. Çünkü diyabetik ayak yaraları başladığı zaman pek çoğu akut ilerleyici, gazlı kangren şeklinde yani yazın başlayan bir orman yangını şeklindedir. Günler, saatler çok önemlidir. Alır başını gider. İki gün evvel hiçbir şey olmadığı halde, iki gün içerisinde yüksek ateşler içerisinde ölümle pençeleşen insanlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Eğitimle bunlar fark edilmiş olsa bunlar erkenden saptanır. Yaygın bir enfeksiyon olmadan hastalığın önüne geçilir. Hastalık çok pahalıdır. Tedavisi birçok doktorun çok fazla ameliyat, debridman, değişik uzmanların işin içerisinde olmasıyla yürütülecek bir iştir. O yüzden bu yaraları yarı yarıya azaltmak, ampütasyonları önemli ölçüde yani mesela ülkemizde ampütasyon oranı o kadar yüksektir ki 10 hastanın 9’u ampüte edilirdi. Dünyada bunlar çok aşağı çekildi. Biz de bunları eğitimle halletmek zorundayız diye düşünüyorum.